Uyar Madencilik KonuÅŸuldu
Bugün burada Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni tartışıyoruz Komisyonumuzda.
Bu söz konusu teklifle 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 5 ayrı maddesinde, 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu'nun 4 ayrı maddesinde, 5346 sayılı YEK Kanunu'nun 12 ayrı maddesinde, 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu'nun 5 ayrı maddesinde, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 15 ayrı maddesinde düzenlemeler yapılıyor. Ben burada 3213 sayılı Maden Kanunu üzerindeki görüşlerimi biraz daha fazla bildirmek için bulunuyorum.
Bu kanun, 1985 yılında yürürlüğe girmiş, o tarihten bugüne -20'si 2002'den sonra olmak kaydıyla- tam 23 kez değiştirilmiş. Kanunun kendisi toplamda 52 maddeymiş ancak bu süreç içerisinde bu 23 değişiklikle 19 ek madde, 44 geçici madde olmak üzere toplam 63 yeni madde eklenmiş.
Ben, alt komisyonunun raporlarına da baktım. O raporlarda, tutanaklarda, zannedersem, Maden Mühendisleri Odası bir şeyden bahsetti -doğru mu, bilmiyorum, burada bürokratlara sormak lazım, Bakanlık temsilcilerine sormak lazım- şu anda, Bakanlık bürokratlarının yeni bir maden kanunu üzerinde çalıştığından bahsetti, en azından ben o şekilde okudum. Bu, doğru mudur, bilmiyorum. Eğer, bu doğruysa, böyle bir çalışma varsa o zaman biz niçin bu 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 5 maddesini değiştirmek için şu anda çalışma yapmaktayız?
Bu 5 değişiklikle ruhsat uzatım taleplerine Bakan onayıyla on iki aylık süre esnekliği kazandırılmak isteniyor. Ruhsat bedeli ödemelerindeki cezalar hafifletilecek. Rutin işletme faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için bazı iş ve işlemlerde Hazine ve Maliye Bakanlığından alınan "Borcu yoktur." yazısının aranmaması söz konusu. Ruhsat devirlerinde alınmak zorunda olan ÇED izni ve iş yeri açma izinlerinin ruhsat devirlerinde muhafaza edilmesi gibi konularda birtakım kolaylıklar getiriliyor. Yani biz bugün burada maden işletmelerine, madencilere bol bol kolaylıklar getirmek için bir araya gelmiş durumdayız. Geçmişe baktığımızda da onlarca düzenlemede maden işletmecilerimize, maden sanayicimize bol bol kolaylıklar getirmişiz.
Yer altında çalışan madencilerimize Soma katliamının ardından en az 2 asgari ücret ödenmesine karar verildi. Ki bu hakikaten yerinde bir karardı, doğru bir uygulamadır. Mesela, bu 2 asgari ücretten 1 tanesini şu anda devlet ödemekte. Ayrıca, KDV istisnaları, gümrük vergisi muafiyetleri, vergi muafiyeti, sigorta primi iş veren muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, faiz desteği gibi muafiyetler, istinaslar ve destekler mevcut. Amaç ne? Amaç, bu kanun teklifinin genel gerekçesinde belirtildiği gibi, maden sektöründe faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör yatırımcılarının faaliyetlerini daha sağlıklı ve hızlı şekilde gerçekleşmesini temin etmek maksadıyla ihtiyaca yönelik düzenlemeler yapmak. Yani maden şirketlerinin faaliyetlerini daha sağlıklı ve hızlı şekilde gerçekleşmesini temin etmek için ihtiyaca yönelik düzenlemeler yapıyoruz ve biz bunu sıklıkla yapıyoruz. Bugün burada yapmaya çalıştığımız da bu.
Peki, madenlerde çalışan işçilerimiz için ne yapıyoruz, neler yaptık bugüne kadar? Göz göre göre gelen Soma maden faciasından sonra, 301 madencimizi kaybettikten sonra hafta sonu tatili verdik, iki asgari ücret verdik, başka? Bir de bu temmuz ayında yaptığımız düzenlemeyle Soma Kömürleri A.Ş.'nin mağdur ettiği 2.800 işçinin yıllardır alamadıkları kıdem ve ihbar tazminatlarını yani haklarını hak sahiplerine teslim ettik. Ben bunu önemsiyorum, önemli bir şey yaptık ve bu konuda Komisyonumuzun da katkı vermesini önemsiyorum. Temmuz ayındaki düzenleme esnasında bir konunun altını çizmiştim hem Komisyon çalışmalarında hem de Genel Kurulda. Evet, bu düzenleme önemli, hakikaten önemli ancak biz bu düzenlemeyle Soma'daki mağduriyeti, Ermenek'teki mağduriyeti, Türkiye'deki madencilerin mağduriyetini tam anlamıyla gidermiş olmayacağız demiştim, eksik kalacağını demiştim, hakikaten de eksikti. Çünkü Soma'da Uyar Madencilikten sekiz yıldan beri birikmiş maaşlarını, kıdem tazminatlarını, ihbar tazminatlarını, sakatlık ve ölüm tazminatlarını alamayan 740 işçimiz daha var. O gün o işin temsilcileri bu Komisyon çalışmalarına gelmişti, burada ikili görüşmeler yaptı, milletvekilleriyle görüştüler, Grup Başkan Vekilleriyle görüştüler, bu çatı altında Uyar Madencilik işçilerine birtakım sözler verildi, bu mağduriyetin bir şekilde giderileceği konusunda birtakım sözler verildi. Bu ve buna benzer sözler geçmişte de esasında verilmişti. 2015 yılında Uyar Madenin mağdurları, Uyar Madenciliğin mağdur ettiği işçiler Meclise gelmişlerdi, Mecliste eylem yapmışlardı ve o günkü Başbakanımız, bugünkü Cumhurbaşkanımızla bir görüşme gerçekleştirmişlerdi. Benim bildiğim, oradaki canlı şahitler de bunu söylüyorlar; o günkü başbakanımız, bugünkü Cumhurbaşkanımız bu mağduriyetin mutlaka giderileceği konusunda işçilerimize sözler vermişti. Aradan zaman geçti ancak bunca mücadeleye rağmen sorun giderilmedi ve artık bıçak da kemiğe dayandı. Geçtiğimiz günlerde Uyar mağdurları, Ermenek'teki yoldaşlarıyla birlikte eş zamanlı, iki koldan Ankara'ya yürüyüş başlattı. Ancak yürüyüşleri Manisa Salihli'de kolluk güçleri tarafından durduruldu. En çok sevindiğimiz nokta Salihli'de herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Salihli'deki kolluk güçleriyle madenciler kötü manzaralara sebebiyet vermediler; gözaltı oldu, yedi saat boyunca gözaltında kaldılar, ifadelerinin arkasından serbest bırakıldılar ancak Ermenek'teki madenciler, Soma'daki madenciler kadar şanslı değildi, orada bütün Türkiye'nin kamuoyunu, vicdanını rahatsız eden görüntüler ne yazık ki yaşandı.
Değerli Başkan, bu insanlar -bahsetmiş olduğum bu insanlar, Uyar Madencilik mağdurları- yıllarca hukuk mücadelesi verdiler, yedi-sekiz yıl boyunca hukuk mücadelesi vermek zorunda kaldılar. Sonunda haklı oldukları mahkemelerce tescillendi, bu insanların ellerinde mahkeme kararı var. Bu madencilerimizin bir kısmı maden kazası geçirmiş ve ne yazık ki uzuvlarını kaybetmişler. Manisa milletvekillerimiz biliyor, gözlerini kaybeden, bacaklarını kaybeden, maden kazasında ölen ne yazık ki yurttaşlarımız var. Bunların büyük bir kısmı -madende çalışmak zor, yeraltında çalışmak zor- ciğerlerini bu çalışma esnasında kaybetmişler, birçoğu malulen emekli, şu anda 1.800-1.900 lira emekli maaşı alarak -çalışamıyorlar da kendileri- hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Kazalarda ölmüş madencilerimiz var, yakınları var, babalarının hakkını, eşlerinin hakkını, ölüm tazminatlarını alamamış insanlar var. Uyar Madenciliğin mağdur ettiği işçilerden 10 kişi daha sonra 301 madenciye mezar olan Eynez Maden Ocağı'ndaki o kazada hayatını kaybetmiş. Bu insanlar, Uyar Madencilikten alacaklarını alamadan rahmetli olmuş.
Kısaca, ortada büyük bir mağduriyet var ve bu mağdurların sesini duyurmak için bir yürüyüş yapmak istiyorlar ve ne yazık ki buna izin verilmiyor. Ancak izin verilmemesi, sorunları da çözmüyor. İşin kötüsü, işin vahim tarafı, bunca mağduriyete sebebiyet veren Uyar ailesinin, bunca teşvik verdiğimiz, bunca istisna tanıdığımız, kolaylıklar sağladığımız maden sektöründe çeşitli isimlerde çalışmaya devam ettiği iddia ediliyor; bunu işçilerimiz iddia ediyor. Hatta son dönemde bu aileye iki ayrı maden sahası tahsis edildiği de söylenmekte, iddialar arasında. İronik olan, hatta trajik olan ne biliyor musunuz? Biz burada, daha önce olduğu gibi, maden şirketlerine birtakım kolaylıklar sağlamak için toplandık, tartışıyoruz. Teklif sahibi milletvekillerimiz, maden şirketlerinin faaliyetlerini daha sağlıklı ve daha hızlı sürdürmeleri için bir Kanun Teklifi hazırlamışlar ve bu teklif kanunlaşırsa bunca mağduriyete sebep olan Uyar ailesi, belki de -bu iddialar doğruysa- bu kolaylıklardan faydalanacaklar. Yani biz burada maden şirketlerine kolaylıklar sağlıyoruz, birtakım avantajlar sağlıyoruz; bir tane şirket var, bir aile var Uyar ailesi, bu kadar mağduriyete sebebiyet vermiş, hâlen daha bu şirketin, bu ailenin burada, bu ülkede madencilik yaptığı iddia ediliyor. Ben, bunu içime sindiremiyorum. Eğer bizim burada yapacağımız kolaylıklardan, hızlandırmalardan bu şirket faydalanacaksa ben bunu içime sindiremiyorum ne yazık ki. Şu anda Salihli'de işçi temsilcileri oturma eylemi yapıyorlar. Demin bahsettiğim, içlerinde iki gözünü, iki kolunu, iki bacağını kaybetmiş kardeşlerimiz de var. Dışarıda, Soma'da, Ermenek'te mağdur edilmiş madencilerimizin çığlıkları var. Önümüzde ise Maden Kanunu... İnanın, bu durum benim vicdanımı kanatıyor. Eminim sizin de vicdanınızı kanatıyordur.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu, vicdana ters durumla ilgili bir şeyler yapmalıyız, bir şeyler yapmak için çaba göstermeliyiz ve ben, bir şeyler yapabileceğimize de inanıyorum. İşçiler, Enerji Bakanıyla görüşme talep etmişlerdi, bildiğim kadarıyla bu görüşme yaşanmadı. Daha sonra TKİ Genel Müdürüyle bir görüşme yaptılar; oradan da bir şey çıkmadı. İşçilerimiz hâlen daha bu sorunun çözüm yeri olarak Meclisi görüyorlar ki haksız da sayılmazlar. Bu Meclis, bu yüce Meclis Türk halkının Meclisi. Evet, Meclis çözüm yeri olabilir, olmalıdır da. Bu konuda daha önce, Temmuz ayında siyaset kurumu inisiyatif almıştı, Meclis inisiyatif almıştı, Sayın Başkanımız inisiyatif almıştı ve 2.800 insanın alacaklarını, haklarını vermiştik. 23 Temmuz'du zannedersem, o Kanun Teklifi geçtiği zaman. Benim çocuğumun doğum tarihi 23 Temmuz, yanında olamadım ve üzülmüştüm; çocuğumun yanında olamadığıma üzülmüştüm ve bunu paylaştım sosyal medyada. Bir madenci yakını altına "Evet vekilim, siz bugün belki çocuğunuzun yanında değilsiniz ama emin olun 2.800 ailenin çocuklarını güldürdünüz." yazmış. Bu Meclis çatısı altında biz, 2.800 ailenin çocuklarını güldürdük.
Şimdi, aynı şekilde mağdur olan Uyar Madencilik mağdurları da aynı özveriyi, aynı anlayışı Mecliste, bizlerden beklemekte. Geçen hafta bu insanlar Meclise geldiler, siyasi partilerin Grup Başkan Vekilleriyle görüşmeye çalıştılar. Bildiğim kadarıyla, MHP'nin ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Grup Başkan Vekilleriyle görüşemediler. En büyük talepleri, iktidar partisiyle ve Meclis Başkan Vekiliyle görüşmekti. Şu an aldığım habere göre, yarın büyük ihtimalle buraya gelecekler ve bu görüşme olacak. Saat 17.00'da olacakmış zannedersem. Umarım, bu görüşmeden istenilen sonuç çıkar çünkü Özlem Hanım'ın bu konuda hassas olduğunu daha önceki çalışmalarımızda, daha önceki konuşmalarımızda biliyoruz. Bu konuda da bizim Komisyon olarak üzerimize düşen -Komisyonda görev alan her siyasi partiden milletvekili arkadaşımız var- görevi yapmamız gerektiğine ben inanıyorum. Teklifin tümü üzerinde söyleyeceklerim benim bunlar. Daha sonra maddeler hakkında da görüşlerimi aktarmaya çalışacağım. Dedi
Yorum Yazın