0
CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz, Maden Kanun Tasarısı'nın sektörün ve madencilerin temel sorunlarına duyarsız kaldığını, Soma Komisyonu'nun 1200 sayfayı aşan raporunu dikkate almadan ilerlediğini Genel Kurul konuşmasında belirtti ve "Hükümet, kendi üyelerinin yazdığı rapora bile sırtını döndü. Açıkça sorumluları yazdığımız Soma Komisyonu muhalefet şerhimizin önemi, bu kanun görüşmeleri sırasında bir kez daha ortadadır. Tasarılar, nitelikli denetimlerin ve yapısal önlemlerin değil, daha fazla acının kapısını aralıyor" ifadesini kullandı.
Milletvekili Öz'ün konuşması şöyleydi:
"Soma Komisyonu raporuna karşı yazdığımız 250 sayfalık muhalefet şerhinde de açıkladığımız gibi; madencilikte temel ilkemiz, verimli, yerli enerji kaynaklarına, denetimli proje ve üretime odaklanmak; kamunun madencilik birikimini ve etkinliğini yeniden gündeme getirmek; madencinin ve mühendisin alınterini, ailelerin emeğini gecikmeden teslim eden bir anlayış geliştirmek olmalıdır.
Firmalara bu kanun tasarısı yoluyla ceza kesmenin, sektörü para sopasıyla terbiye etmenin tek başına bir anlamı yoktur Sayın Milletvekilleri…
Gerekli yönetmelikleri, özenli denetimleri yapmadığınız sürece, yetkilerini elinden almaya kalktığınız TMMOB'a bağlı odaların sizi sürekli uyardığı madenlerde, iş güvenliğinde acil önlemleri almadan, firmaları sadece cezayla uslandırmaya çalıştığınız sürece yine sonuç elde edemezsiniz.
Çok açık bir gerçek var: Bizim Soma Komisyonunda da açıkça vurguladığımız gibi, MİGEM'in gerçek denetim yetkisini proje süreçlerinde kullanmaMAsı, MTA'nın havza madenciliği birikiminin devredışı bırakılması, ruhsatlandırma ve jeolojik etüt süreçlerinin, fizibilite çalışmalarının yeterince yapılmaması, hem Soma'da hem de Ermenek'te facianın göz göre göre gelmesine neden olmuştur.
Maden üretim sahasında, devletin elindeki üretim haritasının şirketin haritasından farklı olması, sondaj verilerinin, jeolojik etütlerin düzenli yapılmaması Ermenek'teki su baskınında açıkça etkili olmuş, Soma Komisyonu'nda Ermenek hakkında soru sorduğumuz MİGEM yetkilisi, firmanın üretim yaptığı gerçek sahayı ve sondaj değerlerini bile açıkça gösterememiştir.
Çalışma Bakanlığı denetimlerinde, 2 yıldır açıkça düzenli sondajların yapılmadığı belirtilmesine karşın gerek MİGEM'in, gerekse firmanın acil adımları atmaması, hem Ermenek, hem de Soma'da acının boyutlarını derinleştirmiştir.
Hükümet, 13 Mayıs'tan bu yana geçen 8 ayda maden sektöründe ve iş güvenliğinde kalıcı adımların atılmasına dair onlarca çözüm paketine, mühendis odalarının raporlarına, Soma Komisyonunun çözüm listesine kulağını tıkamıştır.
Binlerce madencimiz gelecek endişesiyle, birikmiş alacaklarıyla boğuşurken,
Bakanlık güvenceli madencilik yerine madenleri kapatma yoluna gitmiş,
göstermelik nedenlerle sektörü büsbütün tedirgin etmiştir.
1 Ocak 2014'ten Soma faciasına kadar kapatılan maden sayısı 280'di. 13 Mayıs'tan 31 Aralık'a kadar sayı aniden 661'e çıktı. 13 Mayıs Soma faciasından bugüne kadar faaliyeti durdurulan bu 661 ruhsat sahasından 6'sı kamuya, 655'i özel ve gerçek hukuk tüzel kişilerine ait.
Bakanlık, Ermenek faciasından sonra ise 188 maden sahasında üretim durdurdu.
AKP sıraları, Soma ile başlayan, oradan Ermenek'e uzanan facialar zincirinde rant çarkları içine o kadar hapsoldu ki; bir yandan Bakanları aklarken, MİGEM ve TKİ'yi paklarken, hükümete madencilikle ilgili öneri getirmeye kalkan Komisyonun AKP'li üyelerine sırtını dönen ilk kişi, Başbakan Davutoğlu oldu.
Ne acı ki, Soma Komisyonunun çözüm önerileri listesini de dinlemeyen hükümet, Soma Komisyonu raporu açıklanmadan önce iş sağlığı ve madencilik alanında yeni yanlışlara imza atacak paketini açıklamış, Meclis'ten çıkan kendi sesine dahi kulak tıkamış, bir kez daha Meclis iradesini yok saymıştır.
Soma'nın, Ermenek'in ve sektörün adalet ve hak talebini karşılamayan bu tasarı, ne yazık ki daha fazla acının kapısını aralamaktadır
Yorum Yazın