Manisa'nın Soma ilçesinde Maden İş Sendikası Ege Bölge Şubesi 11 olağan genel kurulu yapıldı.
Maden iş salonunda gerçekleşen genel kurula, Maden İş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, ve yönetim kurulu üyeleri,Soma Belediye Başkanı Hasan Ergene Soma Kaymakamı Ahmet Altıntaş, Kırkağaç 6 Jandarma Er Eğitim Alay Komutanı, Eyüp Sabri Kirişçi, Maden İş Sendikasına bağlı tüm şubeler sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcileri, katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından yapılan konuşmalarda şunlara değinildi.
Ege Bölgesi şube başkanı Recep Satır kısa bir konuşmasında şunları söyledi. Şanlı ordumuz Afrin'de yine destan yazdı. Yine bizleri çok onurlandırdı. Ülkemize karşı tehdit unsuru olan acımasız Terör örgütlerini canları pahasına yenerek başardılar. Bütün dünya Türk ordusunun gücünü bir daha gördü. Biz Maden İş Sendikası olarak, 1. derece savunduğumuz en büyük nokta İşçi sağlığı ve iş güvenliği dir. Madencilik dünyanın en zor meslekliğidir., Bu kazaları yaşamak istemiyorsak işçi sağlığı ve iş güvenliği ne uymamız gerekmektedir. Bütün madenci kardeşlerimiz evinden vardiyasına nasıl sağlıklı gidiyorsa, işinden de evine sağlıklı dönmesini istiyoruz. Biz sendika olarak önce insan sonra üretim diyoruz dedi.
Daha sonra bir konuşma yapan Maden İş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul şunları söyledi.
Zeytindalı harekatı, Afrin'de terör örgütlerinin bozguna uğratması ile sonuçlanmıştır.
Askerimizin bu Afrin’de verdiği başarı tüm dünyaya Türk askerinin nasıl olduğunu nasıl savaştığını bir daha tüm dünyaya bir daha göstermiştir. Bir tek sivile dahi zarar vermeyen ordumuzu, başarısını kutluyoruz.
Bu İş Afrinle bitmedi. Vatanımızı tehdit eden terör örgütlerinin yuvalandığı her alan ve her sınır boyundaki arazilerde mücadele veren askerlerimizin, güvenlik kuvvetlerinin yanındayız.
Soma dayız faciadan sonra ilk genel kurulumuzu yapıyoruz. Burada kısa da olsa bu iş kazalarından bahsetmemiz gerekiyor. 301 canımızı şehit verdiğimiz de, Soma’da sanki bir deprem oldu.
Bu depremin yansıması dünyaya da oldu. Bu kaza nasıl oldu Hangi sebepten dolayı oldu çözülemeyen bir durum oldu.
Soma faciası Tabii ki bir şeyleri de beraberinde getirdi. Türkiye'yi uyardı. Siyaseti uyardı, bizleri uyardı. Bizler buradan ne kadar ders aldık. Ne kadar ders alamadık. Tüm mesele budur. Bu iş kazalarının 13 Mayıs’dan önceki Seyrii neydi. 13 Mayıstan sonra seyri nasıl oldu. Çok bir azalmaya doğru gidiyor. Fakat 80 arkadaşımız İş kazalarında ekmek uğruna hayatını kaybetti. 4 günde bir arkadaşımız hayatını kaybediyor. Ailelere Ateş düşüyor. Canın Bedeli yok. Bu hiçbir şeyle Telafi Olmaz. O Çocukları o ailelerin ateşini hiçbir şeyle söndüremezsin iz.
Bunların bir tek çözümü var Bunları sıfıra indirmektir.
Bunun da bir tek yolu var işverenler sendika, siyaset Değerli çalışan işçi arkadaşlar. Hepimize bu konuda çok görevler düşüyor. Bu işin tarafı yok hepimiz aynı yerdeyiz. Mevzuatta işçi lehine değiştirilmeyen hiçbir şey kalmadı. Mevzuat tamam kanunlar tamam. İlo'nun 176 sayılı sözleşmesi tamam. 4 günde bir arkadaşımız halen Şehit olmaya devam ediyor. Burada artık herkes şapkasını önüne koymalı. Bu seyir hala neden devam ediyor Buna çözüm bulmamız gerekir. Hatta bir platformda işverenlere sendikaların Çalışma Bakanlığı'nın bunların enine boyuna tartışılarak acil önlemlerin alınmasını hızlandırılması gerekmektedir.
Gelişmekte olan bir ülke olarak, kesintisiz kaliteli bir enerjiye sahip olmak giderek artmaktadır. Ülkemizin 15 milyar tonluk kömür rezervi bulunmaktadır.
Enerjide yerli ve milli üretimi karşılamanın %35'ini karşılıyoruz. Yüzde 65 ithal ettiğimiz enerjinin 2020 lerde.yüzde 78, yüzde 80 çıkması öngörülmekte. Ülkemizin enerjinin ihtiyaç duyması kesintisiz olarak, yeni elektrik santralleri ihtiyacımız var. Termik santralleri ve hidrolik santralları ve bütün santrallere karşı çıkarak neyi amaçlıyoruz.
Yenilebilir enerji kaynakları kısıtlılığı ortada, yerli enerji kaynaklarımız varken ithalata dayalı enerji politikaları ülkemizdeki enerjideki açığı kapatmıyor.
Santrallerin verdiği zararlar tabii ki göz ardı edilemez. Fakat ÇET raporları uygun olanları bir an önce santraller yapılması gerekir. Üretime sokulmaması demek milli menfaatlerin yok olması demektir.
Dünyanın en etkin olan enerji kaynağı olan kömür elektrik üretiminde hala baş rolü oynamaktadır. Bu kömürde bizde üretildiği halde bunu üretime sokmamak akıl ve mantık işi değildir. Yeni nesil termik santralleri çevreye zarar vermeyecek şekilde istihdam yaratacak işsizliği önleyecek bulunduğu yeri kalkındıracak hale gelmiştir.Dedi
Daha sonra Konuşma Yapan Maden İş Sendikası Genel Merkez yöneticisi Genel Sekreter Tamer küçükgencay
Şunları söyledi
Afrin’e başlatılan bu harekat sadece terör örgütlerine karşı değil, onları destekleyen ülkemizin gelişmesini istemeyen güçlere karşı da yapılmış bir harekattır. Biz Türkler; konu vatansa, milletse, bayraksa, özgürlüğümüzse seve seve ölürüz.
Avrupa bugün zenginlik içinde yaşıyorsa bunu Afrika kıtasını sömürmesine borçlu. Yüzyıllardır bu kara kıtanın yer altı ve yerüstü zenginliklerini acımasız bir şekilde sömürdüler. Kendi devletleri zenginleşti, Afrika’daki ülkeler fakirleşti. Bugün Afrika’da açlıktan ölen her kişinin günahını taşıyorlar. Zor durumda yaşayan Afrika ülkelerine insani yardım yerine silah vermeye, birbirleriyle savaşmalarına zemin hazırlıyorlar. Avrupa alacağını aldı. Yeni tarihte Avrupalı uyanıklar tarafından kurulan Amerika sahneye çıktı.
Amerika’nın Afrika kıtasından alacağı çok şey kalmadı. Yine de kalan değerli kaynakları almaya çalışıyorlar. Ama Amerika için gözde sömürülecek topraklar Ortadoğu’da ve Arap Yarımadası’nda. Çünkü bu topraklarda petrol var, doğalgaz var, değerli madenler var.
Yaptığı iş çok basit. Diyor ki: Sizin ülkenizde demokrasi yok, ben müdahale edeyim. İçerden buldukları vatan hainleri ile birlikte o devletin başına bela oluyorlar.
Hatırlayalım: Aynı söylemlerle Irak’a girdi, sonra Afganistan’a, sonra Libya’ya, şimdi ise Suriye’de. Tabi girdiği bu devletlerden farklı farklı kazanımlar sağlıyor. Ama şunu iyi başarıyor, demokrasi ve halkın refahı için girdiği bu ülkelerde terör hiç bitmiyor. Ülke bir daha ayağa kalkamıyor. Bomba sesleri hiç eksik olmuyor.
Olaya Suriye penceresinden baktığımızda, burada taşeron bir devlet kurmak istiyor. Bunu sadece, ülkemizin gelişmesinin önüne geçmek için yapıyor. Ama şunu unutmamalı, Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devletidir. 80 milyonun her biri vatanı için seve seve ölür.
Suriye’de bunu başaramayacaklar. Suriye’nin toprak bütünlüğü korunup, sınır komşuları ile barış içerisinde yaşayacaktır.
Bizim ülkemize demokrasi dersi vermeye çalışan batılı ülkeler, önce kendi tarihlerine baksınlar. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir ülkeye girip, o ülkeyi sömürmemiştir. Hiçbir ülkede de acı ve gözyaşı bırakmamıştır.
Ortadoğu bir an önce toparlanmalıdır. Müslümanların birlik olmaya ihtiyacı var. Yoksa onbinlerce km uzaktan birileri gelip ülkelerini karıştırmaya devam edecektir.
Ülkemiz için de birlik ve beraberlik ne kadar önemli bir kez daha gördük. Bu birlik ve beraberliğimizi kaybetmediğimiz sürece Türkiye Cumhuriyeti ilelebet var olacaktır.
Biz maden işçileri nasıl 15 Temmuz’da Cumhuriyetimize ve demokrasimize sahip çıktıysak, bugün de devletimizin yanında dimdik duruyoruz ve sonuna kadar da durmaya devam edeceğiz.
Bugün Somamızda yaşayan herkes kömür olduğu için buradadır. İlçemizde bir günde 60 bin ton tüvenan bazda kömür üretilmektedir ve onbinlerce maden emekçisi istihdam edilmektedir. Bu çalışkan ve üretken şehir sadece kazalarla anılmamalı, üretirken de hatırlanmalıdır.
Ülkemiz ekonomisine ciddi katma değer yaratan, nüfusu 100 binleri aşan Soma artık il olmayı konuşmalıdır. Kendi çıkardığı değerleri eleştirmeden sahip çıkıp, vekiller çıkarmayı hedeflemelidir. Soma coğrafi olarak 3 ilin ortasında ve uzağında bulunmaktadır. İzmir’in uzağında, Manisa’nın uzağında, Balıkesir’in uzağındadır. Bu da bize sunulan hizmetleri azaltmaktadır.
Bergama’dan Kırkağaç’tan başlayan yolları unutmadık. Hala bir türlü yapılamayan Balıkesir-Soma arası karayolunda yüzlerce trafik kazası yaşadık. Bu kazalarda onlarca arkadaşımızı kaybettik. Bizler en zor iş olan madencilikte çalışan işçileriz. Biz Soma’nın halkıyız, üretiyoruz, karşılığını da hizmet olarak istiyoruz. İlçemize kim ne yapıyorsa da onlara maden işçileri adına teşekkür ediyorum.
DeÄŸerli Delegeler,
İlçemizde ülkemiz kömür üretiminde lider durumda olan firmalarda örgütlüyüz. Bu işyerlerinde ciddi istihdam sağlamaktadır. Bu işyerlerimizin de sorunlarını çözmek için sendika olarak elimizden geleni yapıyoruz. Enerji Bakanlığı’ndan ve TKİ’den de bu işyerlerinin sorunlarının çözümünde gayretlerini esirgememelerini istiyoruz. Bugüne kadar da bu işyerleri için yapılanlara da çalışanlar olarak teşekkür ediyorum.
Maden işçileri için en önemli sorun işçi sağlığı ve güvenliği uygulamalarıdır. Bunun acısını bütün ülke olarak Somamızda yaşadık. Artık bu acıları yaşamak istemiyoruz. İşverenleri ve devletimizin işçi sağlığı ve güvenliğinde daha duyarlı olmasını istiyoruz. mermeri
Kromu ölerek üretmek istemiyoruz. Biz yaşamak istiyoruz. Yaşamak…
Buradan madenlerde çalışırken hayatını kaybetmiş bütün maden şehitlerimizi saygıyla anıyor, hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.
Bir ülkenin itibarı sivil toplum örgütlerine, çocuklarına, gençlerine, kadınlarına verdiği değerle ölçülür. Bizim geleneklerimizde, analarımız baş tacıdır. Onlar bizim her şeyimizdir. Kadınlarımız konu ne olursa olsun öldürülmemelidir. Bu kadın şiddetine bir son verilsin artık. Anamız, bacımız bizim her şeyimiz, ya diğerleri? Bu ayrımcılıktan vazgeçelim, bütün kadınlar değerlidir. Bugün işçi sınıfı 8 saatlik çalışma hakkını, erkek işçiler kadar kadın işçilerin de ödediği bedelle almıştır. Kadın işçiler Amerika’da 1900’lü yılların başında emek sömürüsüne karşı çıkıp, mücadele başlatmışlardır. Onlarcası eylemlerde öldürülmüştür. Bugün 1 Mayıs’ı bayram olarak kutluyorsak, bu insanlara borçluyuz. Hepsini minnetle ve saygıyla anıyorum.
Hepimiz biliyoruz ki taşeronlaşma işverenin yasal yükümlülükten kaçmak için başvurduğu çalışma şeklidir. Bundan dolayı hem kamu hem özel sektör bu çalışma şeklini yaygın olarak kullanıyor. Madencilik işkolu da bu taşeron çalıştırma sistemini yoğun kullanan bir sektöre dönüştü. Aynı işi yapan iki kişiden biri kadrolu, biri taşeron. Kadrolu işçi bütün sosyal haklara sahipken, taşeron işçisi bu haklardan uzak çalışmak zorunda bırakılıyor.
Bizler Maden-İş Sendikası olarak taşerona hep karşı çıktık. Bu modern kölelik diye adlandırılan sistemin bitirilmesi için hep mücadele ettik. Bu yılın başında 1 milyon taşeron işçisinin kadroya alınacağını hükümet yetkilileri açıkladı. Bu habere Sendika olarak sevindik. Ama KİT’lerde çalışan 50 bin taşeron işçisinin kadroya alınmaması da bizleri derinden üzmüştür.
Sendika olarak şunu söylüyoruz: Bir tek taşeron işçisi kalmayıncaya kadar mücadelemiz sürecektir. Hükümetten beklentimiz bir an önce KİT’lerdeki taşeron işçi kardeşlerimizi de kadroya almasıdır. Bunu da her platformda söylemeye devam edeceğiz.
Biz işçi sınıfı, emek paydasında birleşen çok büyük bir aileyiz. Bireysel hiçbir çıkar gözetmeksizin, birlik ve beraberlik içinde bir birimize destek olmak arka çıkmak zorundayız. Bizim bizden başka dostumuz ve destekçimiz yok. Emperyalizmin vahşi sömürü düzenine karşı elimizdeki tek silah, örgütlü mücadelemiz.
Hiç kimse işçi sınıfının gücünü küçümsemesin. Çünkü bu güç paradan veya sermayeden kaynaklı bir güç değil. Bu güç harcamakla bitmeyen, hatta çoğalan, emeğin, kardeşliğin, alın terinin ve birlikteliğin gücü. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için var oldukça, Maden-İş ailesi büyümeye devam edecek ve işçi sınıfı da hak ettiği yere gelecektir.Dedi
Yorum Yazın