Bugün Cumhuriyet tarihinin en büyük iş cinayeti olan Soma Maden Katliamı'nın 5. yıl dönümü.
Soma'da 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen ve 301 emekçinin yaşamdan, sevdiklerinden koparılmasına neden olan kimilerinin "basit bir kaza" olarak gördüğü katliamın asıl sorumlularının cezalandırılması için 5 yıldır mücadele ediyoruz.
Sosyal Haklar Derneği ve Şehit Madenci Aileleri; katlımın 5 yılanda adalet talebini bir kere daha haykırıyoruz.
Kimilerinin "Basit bir kaza" dediklerin de, bu üç kelimeyi pervasızca art arda getirdiklerinde bizim
canımız yanıyor, ülkedeki tüm vicdanlı yurttaşların canı yanıyor, 301 can hala yanıyor...
Emekçilerin kanları ve canları ile beslenen bu vahşi ekonomik düzenin suçlarını örtbas eden ve aklayan, sermayeye ve iktidara göbekten bağlı bir yargı olduğu sürece bu yangın sönmez!
Soma'da 301 madencinin hayatını çalan siyaset-sermaye-sarı sendika iş birliği/suç ortaklığı yargılanıp da bir emsal karar çıkmadığı müddetçe, Türkiye kamuoyu bu süreçten tatmin olmayacaktır ve olmadı da.
Soma Davası sürecinde ilk günden itibaren yaşananları hatırlayalım: Acılı ailelere uygulanan şiddeti, tekmeleri, yargının patronlar tarafından açıkça tehdit edilmesini, aile avukatlarının açıkça
tehdit edilmesini ve mahkeme heyetinin sürekli değiştirilmesini...
Geçtiğimiz yıl dava, hak yerini bulmasa da, iyi kötü bir karara bağlanmıştı.
Kötüsü şuydu: Bu fiil bir olası kasıttı, ancak bilinçli taksir olduğu kararı çıktı.
İyisi ise: Buna kast edenlerin bir daha böyle bir ekonomik faaliyet içerisine giremeyecek olması gibi önemli bir referans vermesi idi.
Oysa Türkiye gündemine bomba gibi düşen bir İstinaf Mahkemesi kararı ile, Soma Kömürleri A.Ş'nin patronu Alp Gürkan'ı beraat ettirildi; işin başında olan oğlu Can Gürkan'ı, böyle bir vakaada ceza diyemeyeceğimiz şekilde "taksir" ile
ödüllendirerek tahliye etti, bununla da yetinmeyip "ruhsat sahibi ve rödovansçı olarak maden ocağı işletme icrasından yasaklanmasına" dair kararı kaldırdı. Bunun anlamı şudur: Bozuk gaz maskeleriyle, havalandırmasız, yaşam odasız maden işletmeciliğine devam edilecektir. "Hadi hadi" denerek nice işçiler yalnızca ekmek parası için ölümüne üretim yapmayı sürdürmeye zorlanacaktır.
İktidar ise işçilerin yaşamlarını hiçe saymak pahasına bu "Kasıt" şirketleriyle suç ortaklığını sürdürmeye kararlı görünmektedir. Tıpkı, üzerinden atamayacağı bütün kasıtlarla, Çorlu ve Ankara katliamlarından sıyrılmaya çalışan TCDD Genel Müdürlüğü - Ulaştırma Bakanlığı ortaklığı gibi! Tıpkı Aladağ'daki kaçak yurtta 11 kız çocuğunun yanarak ölmesine sebep olan Cemaat
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü - Milli Eğitim Bakanlığı suç ortaklığı gibi...
Sosyal cinayet düzenine karşı sosyal adalet isteyen herkesi; ülkenin üzerine çöken bu parti devleti - bürokrasi - sermaye - yandaş yargı - yandaş medya işbirliğine karşı meşru mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
5 yıldır her ayın 13'ünde olduğu gibi bugün yine "Soma için Adalet, Sosyal Cinayet Düzenine Son!" diyoruz.
Yorum Yazın