Ülkemiz Ekonomik Krizle Boğuşuyor
EKONOMİÜlkemiz uzun zamandır devam eden derin bir ekonomik kriz ile boğuşuyor. Ekonomik krizi görmezden gelen saray yetkilileri, sırça köşklerinden yaptıkları açıklamalar ile açıkça halkla, işçiyle, emekçiyle alay ediyorlar. Bu düzen böyle gitmez demek için bugün burada toplandık. Bu ülkede Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı yoksulluk artık sorun olmaktan çıktı diyor. Yoksulluk sorun olmaktan çıktı, evet, çünkü artık hepimiz yoksuluz. Asgari ücreti açlık sınırının altında olan bir ülkenin öncelikli sorunu açlıktır, yoksulluktur. Söz veriyoruz iktidarımızda hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, aileler çocuklarına istediği oyuncağı alabilsin diye çalışacağız, söz veriyoruz iktidarımızda insanca yaşam ödül değil hak olacak! Esnaf ayakta değil, hayatta kalmaya çalışıyor. Esnafı yardıma muhtaç edenler ise borçlanmayı müjdeliyorlar. 40 yıl vergisini ödemiş esnafımızın sözleri hala kulaklarımızda “Ben bu devlete 40 yıl vergimi ödedim, bu devlet bana 40 gün bakamadı” diyor. Bu vergiler nereye gidiyor? Esnafa acilen sicil affı çıkarılmalı, kapalı oldukları süreç içerisindeki sgk primleri hazine tarafından ödenmeli, esnafa yönelik icra işlemleri ivedilikle durdurulmalı, zor durumda olan kırtasiye, kantinci, kahvehaneler, lokantalara kredi değil destek verilmeli. Ama bunu AKP iktidarı yapmaz, bunu ancak biz yaparız, CHP iktidarı yapar! Asgari ücret görüşmeleri de devam ediyor, biz önerimizi sunduk, asgari ücret 3100 lira olsun dedik. Ama dedik ki asgari ücretli vergiden muaf tutulsun. Biliyoruz ki bugün asgari ücretlinin maaşının %34’ü vergiye gidiyor, yani asgari ücretli yılın 122 günü vergiler için çalışıyor, 122 gün çalıştığı ücret sömürülüyor. Bunun kabul edilebilir bir yanı var mı? Bu sömürü düzeni içinde işçilerin sosyal hakları görmezden geliniyor, pandemi sürecinde esnek çalışma ve ücretsiz izinlerle işçi açlığa, yoksulluğa ve daha fazla sömürüye maruz kalıyor. Soruyoruz işçinin verdiği vergiler nerede? Vatandaşlarımız bu kadar zor durumdayken verdiğimiz vergiler, devletin kaynakları nereye harcanıyor? Devletin kaynakları hasta garantisi verilen hastaneler, geçiş garantisi verilen köprüler, yolcu garantisi verilen havaalanları ile yandaş müteahhitlere aktarılıyor. 2020 yılının ilk 10 ayında “yap-işlet-devret” modeli ile bilinen hastanelere 7 milyar 988 milyon lira hizmet ve kira bedeli ödendi. Durum böyleyken devletin kaynaklarından vatandaşa pay ayrılması hayal, vatandaşın nefes alması ise bu sistemde imkânsız hale geldi. Bugün açıkça görüyoruz ki salgın süreci ne vatandaş için ne sağlıkçılar için doğru yönetilmedi. Sağlıkçılarımız kötü süreç yönetimi yüzünden her gün kan kaybediyorlar, sağlıkçılarımız hayatlarını kaybediyorlar. 5 maskeyi dağıtamayan iktidar yetkilileri aşı sürecini iyi yöneteceklerini iddia ediyor. Bunun imkânı var mı? Bu iktidarın iyi yönettiği bir süreç var mı? Aşı da dahi torpil işliyor! Görüyoruz ki bugün torpilli olanlar rahatlıkla covid aşısını oluyorlar. Yani iktidar yandaşa torpilde sınır tanımıyor. Kurdukları “saray sofralarından” yaptıkları açıklamalar ile halka kuru ekmeği reva görüyorlar. Şatafattan, israftan bir adım geri atmadan, salgınla birlikte iyice derinleşen ekonomik krizin tüm yükünü vatandaşın sırtına bindiriyorlar. Ama biliyoruz ki ilk seçimde haramilerin saltanatını vatandaşımızla birlikte yıkacağız! Söz veriyoruz iktidara geldiğimizde güçlü bir devlet ve üreten ve üretken bir kamu kuracağız, bizim iktidarımızda asgari ücretliden vergi alınmayacak, işsizlik sigortasını emekçiler kullanacak, iktidarımızda aile sigortası halkın güvencesi olacak, insanca yaşam bizim iktidarımızda ödül değil hak olacak! Bizler Türkiye’ye nefes aldırmaya, bu ülkede demokratik iktidarı yeniden kurmaya hazırız. Haklıdan ve halktan yana bir yönetim anlayışı ile iktidar için hazırız. Bizler Türkiye’yi çok seviyoruz ve biliyoruz ki Türkiye iyi yönetilmeyi hak ediyor!
İlginizi Çekebilir