Kasıtlı Eleştirilere Maruz Kaldık
GÜNDEM Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi;
'Kasıtlı eleştirilere maruz kaldık'
13 Mayıs 2014 tarihinde Soma faciasının ardından, bölgede yaşanan sorunların çözümü noktasında, bugüne kadar sendika olarak sadece kurumsal görev sorumluluğuyla değil, insan olma ve vicdan sorumluluğuyla da hareket ettik. Yani sadece prosedürleri yerine getirelim işimiz yürüsün demedik. ‘Bizim görevimiz bu kadar onu da yaptık’deyip hiçbir zaman geri çekilmedik. Ama hiçbir zaman da yaptıklarımızı reklam etmedik, başardığımız işleri minnet beklercesine matahmış gibi göstermeye çalışmadık. Tek bir politikamız vardı; o da yeter ki Soma’da sorunlar çözülsün, mağduriyetler giderilsin. Biz bunun derdindeyken, yaptığımız çalışmalar ve kazanımlar dile getirilmediği gibi sadece elimizde olmayan ama kararlılıkla üzerine gidilen birkaç çözümlenememiş konu üzerinden kasıtlı olarak mesnetsiz eleştirilere maruz bırakıldık. Sendikamız bu süreçte, sadece üzerine düşen sorumluluğu değil, başkalarının sorumluluklarını dahi üzerine alarak çözüm konusunda kararlılıkla ve samimiyetle hareket etti. Hiç kimse bunun aksini söyleyemez ve iddia edemez.
Faciadan sonra Soma Kömürleri A.Ş.’ye ait Işıklar, Eynez ve Atabacası işyerleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Enerji Bakanlıklarının müşterek kararlarıyla kapatıldı. Teknik incelemeye alınan işyerlerinden Işıklar Ocağı iş sağlığı ve iş güvenliğine uygun olduğu tespiti yapılarak tekrar açıldı ve faaliyetlerine devam etti.
Bu zorlu süreçte sendikamızın birinci gündemi Soma’da işsiz kalan üyelerimizin bir an önce istihdam edilmesini sağlama çalışmaları oldu. Yoğun gayretlerimiz, Bakanlıklar nezdindeki görüşmelerimiz sonucu birçok arkadaşımıza iş imkanı sağlandı. Kaza neticesinde işten çıkarılan yaklaşık 1600 işçinin ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve işleyen faizlerinTKİ tarafından alınması sağlandı. Soma Kömürleri A.Ş bünyesinde çalışan yaklaşık 2600 işçi Devlet İştiraki olan Yeni Anadolu Madencilik bünyesinde çalışmaya başladı ve sendikamız ile Soma havzasına yakışır bir toplu iş sözleşmesi imzalandı Soma Kömürleri A.Ş’de çalışmakta iken sahanın rödovanslı olduğu gerekçesiyle tazminatları alamayanlar içinise yasal düzenleme meclise sunuldu. Parti ayırt etmeksizin bütün siyasi başkanlıklarla, yöre milletvekilleriyle, Enerji Bakanlığı ile görüşmelerimizi hiç kesmedik ve görüşmelere devam ediyoruz. Bütün bunların oluşumunda sendikamız öncü oldu ve kurumlar arası irtibatı sağlayarak bu oluşum sürecini hazırladı.
Diğer yandan bu süreçte kıdem tazminatı mağduru olan 301 şehidimizin yakınları da dahil bütün mağdurların kıdem tazminatlarının ivedilikle ödenmesi de en önemli gayretlerimizden biri oldu.
Soma Kömürleri A.Ş ile yapılan protokol süreci ise şöyle gelişmiştir.
TBMM çözüm olarak çıkardığı torba kanunla kıdem tazminatlarının TMSF tarafından ödenme yolunu açmıştı. Yasaya göre TMSF ilgili firmanın mal varlıklarına el koyacak ve öncelikle kıdem tazminatlarını ödeyecekti. Buna rağmen yasada geçen söz konusu el koyma işlemi hayata geçirilemedi.
Yasanın çıkmasının ilk anından itibaren TMSF ve şirket yetkilileriyle görüşmeler yaparak, kıdem tazminatlarının ivedilikle ödenmesi için yoğun çaba harcadık. Bu çabalarımız devam ederken 08.06.2015 tarihinde TMSF Soma Kömürleri A.Ş. ile bir Sulh Sözleşmesi imzalamış ve kıdem tazminatlarının ödenme ihtimali o gün itibariyle neredeyse imkansız hale getirilmiştir. Söz konusu Sulh Sözleşmesinin tarafımızca öğrenilmesinden sonra Soma Kömürleri A.Ş. ile görüşmeler yapılmış ve 301 şehidimizin kıdem tazminatlarının ivedilikle ve defaten ödenmesi, diğer işçiler için de kıdem tazminatlarının ödenmesine imkan sağlamak üzere 11.06.2015’te protokol tanzim edilmiştir. Nitekim 301 şehidimizin tazminatları protokol sayesinde ivedilikle ödenmiştir. Bu protokolün imzalanmasının ilk nedeninin, TMSF’nin Soma Kömürleri A.Ş. ile imzaladığı Sulh Sözleşmesinin olmasının yanı sıra, Işıklar Ocağında çalışan yaklaşık 2800 işçinin işten çıkarılma tehditleri ve Soma havzasında tüm işveren ve işçileri etkileyecek iş barışının bozulma ihtimali olmuştur. Protokol üzerinden bizi karalamaya çalışanlar ve haksız eleştiride bulunanların maksatları da bu günlerde ortaya çıkmıştır.
Sendikamızın bu protokolden hiçbir özel bir çıkarı olmamıştır. Amaç tamamen işçilerin tazminatlarını alabilmesini devlet eliyle resmileştirmek, en azından karşılarında ciddi bir müesseseyi bulabilmelerini sağlayabilmek olmuştur.
Sendikamız Soma faciası yaşandığından itibaren, bütün mağdurlar için, kıdem tazminatları ve işsiz kalanlar için hükümet yetkilileriyle, bürokratlarla, işverenlerle sayısız görüşme ve yazışma yapmış, mağduriyetlerin giderilmesi için sonsuz çaba sarf etmiştir. Soma’yı ve işçileri düşünen bir sendika da zaten bunu yapmalıdır. Akıl dışı, çözümden uzak, gösterişle bezenmiş eylemler hiçbir zaman bizim tarzımız olmamıştır olmayacaktır.
Bizim ilk günden itibaren sağduyuyla göstermiş olduğumuz gayretlerle bazı sonuçlar elde edilmiştir ve bizler bu sağduyuyla hareket etmeye devam edeceğiz.
Soma’mızın ve Termik santrallerde çalışan işçilerin gündemindeki en büyük sorunlardan biri de kapatılan ya da kapatılmak üzere olan santrallerdir. Yöre halkı bu durumdan dolayı yaşadığı mağduriyeti, gerek sivil toplum örgütlerine gerek tüm siyasi partilerin ilçe başkanlıklarına iletmiştir. Yöre halkından gelen bu tepkiler de bizim de içinde yer aldığımız sivil toplum kuruluşları ve yöre siyasileri tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Enerji Bakanlığına iletilmiştir.
İşsizlik oranları ülkemizin malumu iken bir de kapanan santrallerle işsiz kalan ve kalacak olan 15 bin kişinin ekmek kapısı da kapanacaktır. Bu işçilerin aileleri ve bu durumdan etkilenecek olan esnafı da düşününce ortaya çok ciddi bir ekonomik buhran ortaya çıkmaktadır. ‘Önce insan ve çevre' anlayışımız maden işçisinin ilkesidir ama maalesef bazı gerçekleri de görmezlikten gelemeyiz. Filtresiz bacalı santraller insan sağlığını tehdit ediyorsa tabi ki önce insan sağlığı güvence altına alınmalıdır ama bunu yaparken başka mağduriyetler yaratılmamalıdır. Yörede bulunan istihdam alanları bellidir. Buralarda çalışanların başka alanlarda çalışma gibi bir imkanları da yoktur. İnsanlar eve ekmek götürme derdinde iken ve bir tercih yapma durumundalar ise, hakemliği yine Soma halkı yapmalıdır. Süreç, yöre halkının ve buradan ekmek yiyen insanların lehine olacak şekilde yönetilmeli, alternatif çözümler üretilmelidir.
Yine önemli konulardan biri, Devletin kömürde destek uygulamasını durdurmasıdır. 11.09.2014 tarihinden itibaren değişmeye başlayan maden yasası kapsamında kömür madenciliğini doğrudan etkileyen bazı değişiklikler yapılmıştır. Örneğin yeraltında çalışanlara en az iki asgari ücret ödenmesi, haftalık çalışma süresinin 37,5 saate düşürülmesi, yıllık ücretli izinlerin dörder gün artırılarak uygulanması gibi. Bu uygulamaların getirdiği mali külfet ise 12 Haziran 2019 tarihine kadar Devlet tarafından desteklenmiştir.
Ancak bu tarihten itibaren yasada yapılan değişiklikle destek ödemeleri durdurulmuştur. Yeni destek uygulamasının ne zaman ve ne şekilde yapılacağı ise henüz yayımlanmamıştır. Ayrıca bu destek uygulaması önceki yasada 2016-2021 yılları arasındaki 5 yıllık süre için öngörülmüştü. Dolayısıyla 2021 yılı sonrası için bir belirsizlik vardır. Bu da kömür üreticilerini endişelendirmektedir. Beklenti ise bu desteğin süresiz bir şekilde devam ettirilmesidir. Aksi taktirde kömür sektörü, bu belirsizlikle uzun vadeli bir şekilde devam edemeyecek noktaya gelecektir. Sonuç olarak da işçilerimiz ve bu sektörden ekmek yiyen herkes mağdur olacaktır.'denildi.
İlginizi Çekebilir